Türkiye üzüm yetiştiriciliği için en uygun iklim özelliklerini sunan ülkelerden bir tanesidir. Çok uzun süredir ülkemizde üzüm yetiştiriciliği yapılırken üzüm için dünyanın gen merkezi olarak gösterilebilir. Dünyadaki üzüm üretiminin %10’luk bir kısmı ülkemize aittir. Birçok farklı bölgede üzüm oluşumu söz konusu olsa da ağırlıklı olarak Ege, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde yetiştirilmektedir.
Üzüm üretimi yüksek kazanç sunabilen ve talebin her zaman yüksek seviyede olduğu bir iş seçeneğidir. Üzümün içerisinde yer alan A, B2 ve C vitamini insanlar için çok büyük önem arz eder. İçeriğinde yer alan vitaminlerin yanı sıra lezzetinin üst seviyede olması ve farklı şekillerde kullanılabilmesi üzümü çok değerli bir hale getirmektedir.
Üzüm birçok farklı şekilde kullanılabilen meyvelerden bir tanesidir. Bu sebeple de üzüm yetiştiriciliği yapan kişiler ürünlerini satmak için alıcı bulmakta zorlanmazlar. İlk olarak üzümler sofralarda direkt olarak tüketilebilir. Üzümün bu formu yaş üzüm olarak isimlendirilmektedir.
Üzüm kurutularak da rahatlıkla kullanılmaktadır. Kuru üzüm ebat olarak nispeten daha düşük seviyelerdedir. Birçok tatlının içerisinde kullanılır ve harika bir lezzet verir.
Son olarak içecek üretiminde de önemli bir seçenektir. Ülkemizde üzüm şırası oldukça önemli bir alkolsüz içecektir. Alkollü içeceklerde de üzüm kullanımı yaygındır. Şaraplık çeşitler ülkemizde bolca üretilmektedir. Rakı üretiminde de üzüm kullanılır ve tüm dünyada ünlü bir alkol üretilir.
Üzümün İklim İsteği
Üzüm yetiştiriciliği ortalama sıcaklığın düşük olduğu bölgelerde yapılamamaktadır. Üzüm yetiştirilecek olan alanın sahip olduğu iklim özelliklerine göre günlük sıcaklık ortalaması 10 °C altına düşmemelidir. Eğer ortalama sıcaklıklar bu değerin altına düşerse üzümün gelişimi duracaktır. Yıllık sıcaklık toplamının en az 1600 °C olması gereklidir. 3000 °C seviyesine kadar üzüm yetiştiriciliği yapılabilir.
Üzüm bağları çok fazla yağmur alan bölgelere kurulmamaktadır. Asma kökleri toprağın derinliklerine kadar uzanabildiği için hafifi yağmuru tolere edebilir. Özellikle sonbahar ve kış aylarında yağan yağmurlar bağlar için çok büyük bir problem oluşturmaz. Ancak ilkbahar ve yaz aylarında yağan yağmurlar üzümleri çok olumsuz bir şekilde etkileyecektir.
Bağ kurulacak olan alanın toprak özellikleri son derece önemlidir. Asma kökleri toprağın derinliklerine doğru ilerlediğinden genellikle yumuşak toprakları sevmektedir. Toprağın çok iyi seviyede su tutması önemlidir. Toprağın içerisindeki besin miktarı çok yüksek olmasa da üzüm yetişebilir. Ancak gübreleme işlemi ile topraktaki besinlerin arttırılması elişim için fayda sağlar.
Genel olarak killi topraklarda yetiştirilmesi tercih edilmektedir. Üretimi yapılacak olan üzümün çeşidine göre toprak türünde küçük değişimler olabilmektedir. Bu sebeple de ilk olarak hangi üzümün yetiştirileceğine karar verilmesi sonrasında da toprak analizinin yapılması gerekmektedir. Toprağın içeriğine göre eksikleri giderilerek yetiştiricilik işlemine başlanmaktadır.
Üzüm bağında sonbahar aylarında toprakların sürülmesi gerekir. Toprak sürülme işlemi tamamlandıktan sonra arazide dikim çukurlarının açılması gerekli olmaktadır. Açılan bu çukurlar doğu-batı yönünde olursa güneşin zararlı etkilerinden korunmak mümkün olacaktır. Eğer arazi meyilli bir yapıda ise çukurların dik olması gereklidir.
Bahçe tesisi sırasında dikkat edilmesi gereken diğer etmen sıra arası ve sıra üst mesafelerdir. Daha öncesinde üzüm yetiştiriciliği yapan kişilerin tecrübeleri ile en ideal sıra üstü mesafenin 1,5-2 metre olduğuna karar verilmiştir. Sıralar arası mesafe ise 2,5-3 metre seviyelerinde seyreder. Diki çukurlarının derinliği 2 kürek derinliği kadardır. Çapının ise 1 kürek ebadında olması yeterli olur. Ürünün kalitesini yükseltmek için açılan bu çukurlara ince toprak ve yanmış hayvan gübresi konulmalıdır.
Dikim işleminin öncesinde asma fidanlarının kökleri iyi bir şekilde budanmalıdır. Yan ve boğaz kökleri tamamen kesilir. Budama işlemi tamamlanan fidanların açılan çukurların tam ortasına dikilmesi gerekmektedir. Fidanın çukurda çok iyi bir şekilde sıkışması gerekmektedir. Fidanın hava alması ve can suyu ihtiyacının karşılanması önemlidir.
Dikim işlemi yapılırken dölleyici çeşitler de dikilmelidir. Tabi ki tüm üzümler bu türden seçilmez. 0 omcaya 1 adet, 2 sıraya 1 adet dölleyici olacak şekilde dikim işleminin yapılması gerekmektedir. Dikim işlemlerinde kare, üçgen ya da dikdörtgen dikim yapılabilir. Tamamında iyi bir verim almak mümkün olmaktadır.
Üzüm yetiştiriciliği genellikle topraktaki besin oranının düşük olduğu arazilerde yapılmaktadır. Besin miktarı çok yüksek olmayan topraklarda üzün yetiştirilmesi ürünün ihtiyaç duymamasından kaynaklanmaz. Yeteli besin alamasa dahi üzümün bunu tolere edebilmesinden kaynaklanmaktadır. Bu sebeple de elementlerin toprağa kazandırılması için çiftlik gübresi kullanılması gerekmektedir.
Yalnızca yanmış hayvan gübrelerinin kullanımı maalesef yeterli olmaz. Bu gübre çeşitlerine ek olarak ticari gübrelerin de kullanılması şart olmuştur. Bu gübreler kullanılmadan önce toprak analizleri yapılarak toprağın mevcut durumu belirlenir. Sonrasında gübreleme işlemi için uygun gübreler temin edilecektir. Gübrelerde azot ve fosforun ön planda olması şarttır. Dekara 10 kg. azot ve 8 kg. fosfor içeren gübreler uygulanmalıdır.
Toprağın yeterli bir şekilde sulanması ve meyvelerin solmasının engellenmesi oldukça önemlidir. Bağ alanlarına son derece teknolojik sulama sistemleri kurulabilir. Bu sistemler ile birlikte üzümlerin ihtiyaç duyduğu su düzenli bir şekilde sağlanacaktır. Haziran ve Temmuz ayları üzümlerin en hızlı şekilde geliştiği dönemlerdir. Bu dönemlerde üzüm susuz kalırsa gelişimi çok olumsuz bir şekilde etkilenir.
Sofralık üzüm çeşitleri arasından seçim yaparak bunların yetiştiriciliğini yapan kişilerin eğer kış ayları yağmurlu geçmişse bahar aylarında bitkiyi sulamasına gerek olmamaktadır. Ancak bu dönemler kurak geçmişse bahar aylarında da sulamanın yapılması şarttır. Yeni hazırlanmış olan baların 2-3 defa sulanması gerekirken olgun bağlarda sulama ihtiyacı 5-6 defaya kadar çıkmaktadır.
Hasat edilen üzümler olgunlaşmaya devam edemezler. Bu sebeple de sofralarda direkt olarak kullanılacak olan üzümlerin tamamen olgunlaşması ve bu aşamaya geldiğinde hasadının yapılması gerekmektedir. Hasat işlemlerine her zaman bağların güneye bakan taraflarından başlanmaktadır. Sabah saatlerinde başlanan hasat üzümler ısınmadan tamamlanırsa doğru bir işlem gerçekleştirilmiş olur.
Kurutmalık üzüm ya da sofralık üzüm fark etmeksizin üzümler hasat edilirken makas kullanılması şarttır. Makasa alternatif olarak bıçak kullanılarak da hasat işlemi yapılabilir ancak kesinlikle elle toplanmaması gerekmektedir. Hasat edilecek olan salkımların olgun olması, hastalıklı olmaması ve yeterince büyük olması gerekmektedir. Hasat edilen üzümler düzgün bir biçimde kasalara konarak satış alanlarına götürülebilmektedir.
Üzüm besleme programı hakkında detaylı bilgi almak istiyorsanız ilgili makalemizi inceleyebilirsiniz.