Zeytin ya da Latince bilinen adıyla Olea Europaea, zeytingiller familyasına ait olup Akdeniz’e özgü ağaç türünün bildiğimiz ismidir. Bu zeytin ağacının yapraklarında uçucu yağlar, tanen ve organik asitler gibi bir takım maddeler bulunmaktadır. Bu sayede pek çok alanda sağlık amacıyla da kullanılabilmektedir.
Dünyada zeytin üretiminde lider ülkeler İspanya, İtalya, Yunanistan ve Türkiye’dir. Ülkemizde zeytin üretimi genellikle Ege, Marmara, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde gerçekleştirilmektedir. Zeytin konusunda dünyada Türkiye, ağaç varlığı açısından dördüncü, alan genişliği açısından altıncı sırada bulunmaktadır.
Bu şekilde dünyadaki toplam zeytinyağı üretimine %8’lik bir katkıda bulunan Türkiye, sofralık zeytin üretiminde dünyada ikinci, tüketiminde ise birincidir. Türkiye içi üretim payı olarak da Marmara Bölgesi %10’luk bir alan kaplamaktadır.
Zeytinin birden fazla çeşidi bulunmaktadır. Bu nedenle zeytin yetiştiriciliği yapılacağı zaman, doğru çeşidin seçilmiş olmasına da dikkat edilmelidir. Örneğin ürünün sofralık mı yoksa yağlık mı değerlendirileceğine göre yapılacak zeytin seçimi üretim verimini oldukça arttıracaktır.
Doğru seçimin ekonomik olarak yetiştiriciye büyük faydalar sağlayacağından, zeytin çeşitlerinden başlıcalarına ve temel özelliklerine yer vermekte büyük fayda var.
Üretimi ve tüketimi özellikle ülkemiz için oldukça önemli olan zeytinin, hem sofralık olarak hem de yağı ile tüketiminde çeşitli faydalara sahiptir. Temel niteliklerine ve çeşitlerine de göz attıktan sonra gelin birlikte zeytinin sayısız faydalarını inceleyelim ve yetiştiriciliğiyle alakalı püf noktalara geçmeden önce bu konuda daha net bilgi sahibi olalım.
Pek çok faydası olan ve ülkemizde bolca yetiştirilen zeytin, kazançlı bir tarım ürünü olarak karşımıza çıkıyor. Peki zeytin tarımında dikkat edilmesi gereken püf noktalar tam olarak neler? Gelin bu önemli ürünün yetiştiriciliği ile alakalı detaylara birlikte göz gezdirelim.
Öncelikle zeytinin en çok entansif üretime açık olduğunu ama fakir ve sulama imkanı açısından kısıtlı olan yerlerde de üretilebileceğini belirterek başlayalım. Ilık koşullardan hoşlanan zeytinde, sıcaklık -7oC’yi düştüğünde don yapma riski ciddi bir artış gösterir.
Bunun yanında ekonomik olarak kazançlı bir hasat elde etmek istiyorsanız yıllık yağış miktarı minimum 400mm. olmalıdır. Bunlar da dikkate alındığında zeytin genellikle kalkerli-kumlu, derin nemli ve besin maddelerince zengin topraklarından daha çok hoşlanmaktadır.
Buna bağlı olarak yeni bir zeytin bahçesi kurulmadan önce dikkate alınması gereken şey, toprağın tesviye ve drenaj gibi işlemlerinin tamamlanmış olmasıdır. Özellikle taban suyunun yüksek olduğu bölgelerde ancak drenaj işleminden sonra bahçe kurulması mümkün olmaktadır.
Zeytin yetiştirirken farklı tarzlardaki yetiştiricilik modellerini uygulamak da mümkündür. Genel olarak düzgün ve köşeleri dik açılı olan alanlarda dikdörtgen, geniş sahalarda ise birim başına daha fazla ağaç dikebilmek için üçgen dikim şekilleri daha çok tercih edilmektedir. Tekrar altını çizmekte fayda var ki, dikim öncesinde toprağın iyi bir şekilde işlenmesi gerekmektedir.
Dikim sırasında uygulanacak aralık ve mesafeye karar verirken ekimini yaptığınız zeytin çeşidini iyi tahlil etmeniz de büyük önem taşımaktadır. Örneğin küçük taçlı gemlik zeytini gibi zeytinler 5x5 metrelik aralıklarla dikilebilecekken, domat gibi büyük ve yaygın ağaçlar ise sıkışıklığa sebebiyet vermemek için daha geniş aralıklarla dikilmelidir.
Fidan dikimi sırasında ise 80’e 80 santimetre derinlikte açılan çukurlara dikim tahtası kullanılarak dikim yapılması gerekmektedir. Dikimden önce çukurlara muhakkak temel gübreleme uygulanmalıdır. Eğer dikimi tüplü fidanlarla yapacaksanız toprak seviyesinde olmalı ancak fidanlar aşılı ise aşılı kısımların toprak üzerinde kalmasına dikkat edilmelidir ve dikimi takiben hemen can suyu uygulanmalıdır.
Dikim sonrasında dikkat edilmesi gerekenlerin başında ise kesim yerlerinin macunlanması gelmektedir. Bunun peşine ise birkaç yıl boyunca sulanmalı ve yabancı ot mücadelesi gibi ekstra çabalardan asla kaçınılmamalıdır.
Bu şekilde toprak bakımlarını ihmal etmeyip düzenli olarak gerçekleştirerek toprağın kabarmasını, suyu daha çok tutmasını, gerekli olan havayı temin edip homojen bir yapı oluşturmasını sağlayabilirsiniz. Bunun yanında verilecek çiftlik gübresi ve kirecin amacı da yabancı otları yok etmektir. Bu şekilde toprak gerekli olan fiziksel ve kimyasal direnci kazanmış olacaktır.
Hasat sonu kış yağmurlarının da toprağa daha iyi işlemesini istiyorsanız kesinlikle sıra aralarını 5 soklu pullu yardımıyla 20-25 cm aralıklı olacak şekilde işlemek gerekir. Ağır toprakları kumlu topraklara göre daha derin işlemeniz gerektiğini de unutmayın.
İlkbaharda ise kazayağı, diskaro ve kombine tırmık gibi aletlerle yüzeysel bir sürüm yapılması gerekmektedir. Bu aşamada toprak hazırlığının çiçeklenme başlamadan bitirilmesi büyük önem taşımaktadır. Unutulmamalıdır ki yüzeysel olarak toprak işlemesinin esas amacı toprağın yapısını iyileştirmek ve yabancı ot kontrolünü düzgün şekilde gerçekleştirmektir.
Gübreleme ise ağaçlarda düzenli bir gelişme ve büyüme elde edilmesi için elzemdir. Dengeli beslenmeyen ağaçlarda ürün azalır, yağ miktarı ve yağın kalitesi düşer, daneler küçülür ve zararlılara karşı direnç ciddi manada azalır.
Ağaca verilecek olan gübrenin miktarının doğru şekilde belirlenebilmesi için yaprak ve toprak analizlerinin yapılması elzemdir. Genelde toprağa verilecek gübre ağacın yaşı ürün miktarına göre ayarlanmaktadır.
Zeytin ağaçları genellikle gelişme ve çiçeklenme dönemleri olarak bilinen Mart ile Mayıs aylarında ve çekirdeklerin sertleştiği Temmuz ayında daha çok ek besine ihtiyaç duyar. Bun nedene de bağlı olarak zeytinliklerin sonbahar yağmurlarından önce ve bu dönemlerde gübrelenmesi gerekmektedir.
Zeytin üretim alanlarımızın %75’inin kır ve kır-taban gibi alanlarda ve %90’ının da kuru şartlarda bulunduğunu unutmayalım. Buna bağlı olarak bir zeytinin yetişme sürecindeki en önemli hususlardan bir tanesi de toprakta mevcut olan rutubetin uygun şekilde muhafaza edilmesidir.
Bu muhafazanın sağlanabilmesi için bazı önlemler almak gerekir. Bu örneklerden bazıları, meyilli arazilerde toprağın hem daha fazla su tutmasını sağlayıp hem de erozyonu önlemek amacıyla uygun tipte teraslar oluşturmak, sulamanın mümkün olduğu zeytinleri sulamak ve sulama imkanı olmayan kısımların su tutmasını sağlamaktır.
Sulanma ihtiyacı hisseden bir bitki olan zeytinin doğru şekilde yetişmesi için gerekli dönemlerde sulanması büyük önem taşımaktadır. Buna bağlı olarak zeytin ağacının su ihtiyacı en çok çiçeklenme ve çekirdek sertleşmesi yaşadığı dönemlerdir. Bu dönemlerde yapılan sulamalar ürün miktarı ve sofra kalitesinin önemli düzeyde artmasına olanak sağlar.
Sulama kadar budamanın da zeytinin yetişmesinde büyük önem taşıdığını belirtmemiz gerekir. Zeytin ağacının çeşitli olgunluk dönemlerine göre uygulanacak çeşitli budama yöntemleri sayesinde fidanın mümkün olduğu kadar kısa sürede şekillenmesi hedeflenir ve gerçekleştirilir.
Zeytin dallarının güneş yanmasına karşı oldukça hassas olduğu bilinmelidir. Eğer zeytin ağaçlarına sert bir budama uygularsanız bitkiyi güneş ışığına karşı savunmasız bir halde bırakabilirsiniz. Bu nedenle iyi bir yaprak örtüsü ile bitkiyi güneşten koruyabilirsiniz. Yine de gelişmeyi sekteye uğratacak biçimde aşırı kesimden kaçınılmalıdır.
Bunların haricinde gövdeleri çürümüş ve içleri boşalmış yaşlı ağaçların dipten kesilmesi gençleştirilmelerine yönelik katkı sağlayabilir. Bunun haricinde gençleştirme işlemi için yaşlı bitkilerin yanına yeni fidanlar dikilerek gelişim süreçleri içerisinde yaşlı bitkileri sökmeleri beklenebilir.
Zeytin üretiminde en masraflı işin ne olduğu sorusuna hasattır şeklinde cevap versek yalan söylemiş olmayız. Üretim boyunca girilen masrafların neredeyse yarısını oluşturan hasat işlemi, zeytin sofralık ve yağlık olarak iki farklı şekilde değerlendirildiğinden dolayı; buna bağlı olarak farklı zaman periyotlarında gerçekleştirilmektedir.
Yeşil zeytinin hasadı meyvelerin rengi sarımsı ve yeşil bir hal aldığında gerçekleştirilir. Bu noktada dokusu sertliğini biraz olsun yitirmiş ve meyve iriliğine ulaşmıştır. Bu durumdaki hasat zamanı ekim yaptığınız bölgenin iklim ve çevre koşullarına göre değişebilse de genel olarak Eylül ile Ekim ayları arasıdır.
Siyah zeytinlerin hasadında ise çeşide has olan olgunluk renginin alınması için beklenmelidir. Fazla gecikme yaşanması danenin yumuşamasına sebep olabilmektedir. Yine çevresel koşullara göre farklılık gösterme ihtimali olsa da siyah zeytin için hasatta en uygun zaman Kasım – Aralık arasıdır diyebiliriz.
Yağlık zeytinler ise ağaçta artık yeşil meyve bulunmadığında ve yağ oranı en yüksek seviyeye çıktığında toplanmalıdır. Kabuğun etten kolay ayrılması, sap çukurundan meyvenin suyunun gelmesi ve meyve çekirdeğini sıktığınızda kolayca ayrılması gibi bazı durumlar hasat zamanının geldiğini anlamanızı sağlayacak pratik kontrol yollarından sadece birkaçıdır.
Yine de tüm bunlara rağmen mevsim durumuna bakılarak yağış, fırtına, don gibi durumların olduğu veya çeşitli zeytin zararlılarının dadandığı bir ortamda erken hasat yapmaktan yana büyük bir sakınca yoktur. Bununla birlikte zeytinde meyvemsi bir tat elde etmek istiyorsanız da yine erken hasat yapmanız gerekir.