İnsanların sağlıklı beslenmeye çok daha fazla özen göstermesi yulafın popülerliğini arttırmıştır. Son derece besleyici ve doyurucu olan yulaf bu özellikleri sebebiyle diyet listelerinin vazgeçilmezleri arasında yer almaktadır.
Yulafın popüler bir ürün olması yeni bir gelişme olarak gösterilemez. Yulaf yetiştiriciliği çok eski dönemlerden beri yapılmaktadır. Anavatanı olarak Avrupa ve Doğu Asya gösterilmektedir. Çok önemli bir besin oluşu kısa sürede tüm dünyada yetiştirilen bir bitki olmasını sağlamıştır.
Yulafın Anadolu’da yetiştirilmesi 17. Yüzyıla denk gelir. Daha önceki yıllarda yetiştiriliyor olsa da resmi kaynaklarda rastlanan en eski tarih bu tarihe denk gelmektedir. O dönemden itibaren sürekli olarak yetiştirilen yulaf birçok farklı şekilde kullanılarak karşımıza çıkmaktadır.
Serin iklim tahılları arasında olan yulaf iklim isteği yönünden nazlı bir bitki olarak tanımlanabilir. Talep ettiği iklim her bölgeye uymaz ve bu sebeple yulaf yetiştiriciliği çok yaygın bir şekilde yapılamaz.
Yulaf yetiştiriciliği yapılan bölgelerde sıcaklıkların 15 °C üzerine çıkması çok fazla istenmez. Sıcaklılar bu seviyenin üzerinde ne kadar fazla seyrederse yulaf o kadar zarar görecektir. Genellikle 15 °C sıcaklığın altında iklimleri sevse de çok soğuklara karşı da dayanıksız bir bitkidir.
Sıcaklıkların kış aylarında çok düşmemesi gerekir. Özellikle kar örtüsü olmadan çok soğuk kışlar geçiren bölgelere uygun değildir. Yıllık yağış miktarının ise 700-800 mm. olması gerekir. Dağların etekleri ve ovalar bu şartları sunabilen alanlardır.
Yulaf toprak seçiciliği en az olan serin tahıl bitkileri arasında yer alır. Toprak seçiciliği yok denecek kadar az olan çavdarın arkasından ikinci sıradadır. Toprak istekleri fazla olmayan yulaf nem oranı yeterli olan tüm topraklarda yetişebilir. Fakir topraklarda bile yulaf yetiştiriciliği yapılmaktadır. Bataklıkların kurutulup tarlaya döndürülmesinde yulaf tercih edilebilir.
Yüksek verim alınmak isteniyorsa killi, tınlı ve kumlu olan fakat humusu bol olan toprakların kullanılması gerekir. Bu topraklarda nem oranı yüksek tutulur ve böylece yulaf için kusursuz bir ortam hazırlanmış olur. Tuzluluğa karşı da son derece dayanıklı bir bitkidir.
Yulaf yetiştiriciliğinde toprağın işlenme aşamasında gerçekleştirilen işlemler ve bu işlemlerin gerçekleştirme zamanı belirli etmenlere göre değişmektedir. Yulaftan önce ekilmiş olan bitkiye, yulafın ekim dönemine, ekilen yöredeki sıcaklık ve yağış verilerine göre toprağın işlenmesi değişir.
Serin iklim tahılları arasında en çok suya ihtiyaç duyan ürün yulaftır. Bu sebeple de toprak işleme aşamasında amaç her zaman toprağın su biriktirme özelliğini yükseltmek olmalıdır.
Kış yulaf tercih edilmeyip yazlık yulaf ekimi söz konusu ise tarlanın kıştan önce derin sürülmesi gerekmektedir. Toprak derin sürüldükten sonra kesikli bir şekilde kışa bırakılır. Bu işlem ile toprakta bolca su birikmesi sağlanmış olacaktır. Ekim işlemlerinden ardından yulaf istediği nem oranını ve suyu rahatlıkla temin edebilir.
Killi tınlı topraklarda rahat bir şekilde yetişen yulaf gübre aşamasında da büyük ihtiyaçlar ortaya çıkarmayan bir üründür. Toprağın organik maddeler yönünden zengin olmasını sevse de bunu şart koşmaz.
Birçok bitkide azot ve fosfor içerikli gübreler kullanılırken yulaf yetiştiriciliğinde ahır gübresi kullanılabilmektedir. Ahır gübresi toprağın su tutmasını ve iyi bir şekilde havalanmasını sağlar. Bu özellikler tam olarak yulafın ihtiyaçlarını karşıladığı için yulaf yetiştiriciliğinde 2,5 ton/da miktarında ahır gübresi kullanılabilir.
Yulaf organik madde bakımından azot ve potasyuma ihtiyaç duyar. Bir dekar arazide 4,5 kg. azot ve 6 kg. potasyum kullanımı yeterli olmaktadır.
Yulafın kök sistemi toprakta çözülmesi oldukça zor olan fosforlu ve potasyumlu bileşikleri çözme ve bunlardan kolayca faydalanma yeteneğine sahiptir. Yulafta köklerin güçlü bir yapısı bulunduğundan yulaf toprakta bolca organik madde bırakacaktır. Bu özelliği sebebi ile tam bir ekim nöbeti bitkisidir.
Yulaf karışık ekim için de son derece uygun bir bitki olarak gösterilmektedir. Ülkemizde yonca ve üçgüllerle ekimi oldukça yaygın bir durumdur. Bu bitkiler ile birlikte ekilirse onları güneşten koruyacak ve onların daha iyi bir şekilde gelişmesini sağlayacaktır.
Yem üretimi yapan merkezlerde yulaf fiğ karışımı son derece önemli bir yere sahiptir. Ayrıca yeşil gübre olarak da kullanılan bir bitkidir.
Yulaf yetiştiriciliğinde yüksek verim alınabilmesi için soğuğa dayanıklı yerlerde kış aylarında ekilmesi gerekmektedir. Bahsedilen bu kış dönemi 15 Ekim ile Aralık aylarının arasındaki dönemi kapsar. Yazlık olarak yulaf ekimi yapılacaksa ekimin erken yapılması gerekli olmaktadır. Sıcak ve kurak günlerin kendisi göstermesinden önce yulafın başaklanmış olması gerekmektedir.
Ağır topraklarda ekim işlemi gerçekleşecekse serpme yöntemi kullanılır. Yulaf toprağa serpildikten sonra üzeri çalıyla örtülür. Kumlu killi ya da sadece kumlu olan topraklarda ekim yapılıyorsa mibzer kullanımı söz konusu olabilir.
Kuru ziraat bölgelerinde genellikle kışlık ekim yapılır. Kışlık ekim toprağın daha derinine yapıldığı için üsten baskılı düz mibzer kullanımı uygun olacaktır. Dekara 15-18 kg tohum atılması uygun görülür.
Yulaf yetiştiriciliğinde hasat zamanının doğru bir şekilde seçilmesi önemlidir. Yulafta kardeşlenme oldukça yoğun bir şekilde yaşanır. Bu durum bitkideki tüm tanelerin olumu için geçen sürenin artmasına sebep olmaktadır. Bu özelliği diğer tahıl ürünleri ile karşılaştırılırsa yulafın çok daha uzun sürelere ihtiyaç duyduğu görülecektir.
Yulaf hasadı ana saptaki tanelerin sarı olum ile tam olum arasında olduğu dönemde yapılmalıdır. Hasat işleminin bitkinin sapları tarlada kalacaktır. Bu sapların harman işlemi hasattan 3-5 gün sonrasında gerçekleştirilebilmektedir.
Yulafın harmanından sonra elde edilen tanelerin kurutulmadan depolanmaması gerekmektedir. Eğer yulaf yetiştiriciliği kuru ot için yapılıyorsa sarı olumdan biraz önceki dönemde biçme işleminin yapılması gerekir. Silaj için yulaf yetiştiriciliği yapılıyorsa süt olum döneminde biçilmesi uygun olmaktadır.
Kışlık yulaf ekim işlemi gerçekleşmişse hasat işlemi yazlık ekimlere göre birkaç hafta daha erken yapılacaktır. Kışlık yulaflar her zaman daha fazla tane ve saman verimi sunmaktadır.
Yulafın maliyeti son derece düşüktür. Bu doğrultuda yetiştiriciliğini yapmayı düşünen kişiler rahatlıkla ürünlerini satıp satamayacaklarının endişesini yaşarlar. Tanelerinin besin değeri çok yüksek seviyede olduğundan insanlar ve evcil hayvanlar için çok önemli bir besindir. Bunun dışında da kullanılabilirken talep son derece yüksek seviyede olur.
Yulafın en yaygın kullanım alanı hayvan yemidir. Her türlü hayvan için kaliteli bir yem olarak yulaf taneleri kullanılabilir. Hayvan yemi olarak yulaf kullanılırken kırma ya da ezme işleminin uygulanması gerekir. Bu işlemin uygulanmasının ardından sığır ve koyunlar için kusursuz bir yeme dönüşecektir. Kasların güçlenmesini ve süt veriminin artmasını sağlar.
Yulaf insanların beslenme düzeni içerisinde de son derece önemlidir. Yulafın insanlar için bu seviyede önemli olması içeriğindeki besin değerlerinden kaynaklanır. Protein, vitamin, demir, kalsiyum ve lif yönünden zengin olması insanlar için paha biçilemez bir ürüne dönüşmesine sebep olur. Özellikle spor ve diyet dönemlerinde kullanılabilecek en iyi ürünlerden bir tanesidir.
Yulafın kalp rahatsızlıklarını engelleme ve kolesterolü düşürme özellikleri bulunur. Bu özellikleri yulafın tıp alanında da tercih edilmesine sebep olmaktadır. Yulaf ezmesi şeker hastalarının diyetlerinde her zaman tercih edilir. Kadınlarda sıklıkla görülen kansızlık problemlerinin ortadan kaldırılmasında da düzenli olarak yulaf tüketilmesi önerilir.
Tarımla uğraşan kişiler hangi ürünleri yetiştirirse yetiştirsin belirli sorunlar ile karşı karşıya kalırlar. Yabancı otlar ya da çeşitli hastalıklar her zaman bitkiler için olumsuz etmenlerdir. Bazı bitkiler de kendi yapıları sebebiyle zorlukların yaşanmasına sebep olurlar. Yulaf yetiştiriciliğinde de belli başlı sorunlarla karşılaşmak mümkündür.
Yulafın kardeşlenme özelliğinin yüksek olması iyi bir özellik gibi görülse de gelişmiş salkım sayısının artmasını sağlamaz. Bu durum bitkinin olumunu geciktirir ve hasadı zorlaştırır. Bitkideki salkım sayısı artarsa bitkinin tamamı için olum süresi uzar ve hasat ileri bir tarihe ertelenir. Ancak yulafta salkım sayısı artmadığından bazı kısımlar olmuşken diğerlerinin hasat zamanı hala gelmemiş olabilir.
Dünyadaki yulaf yetiştiriciliği verimi ile ülkemizde alınan verim karşılaştırıldığında değerlerin birbirine yakın olduğu söylenebilir. Ancak elde edilen kâr düşünüldüğünde bu verim düşük olarak nitelendirilebilir. Bu sorunun çözülebilmesi için kuru tarım tekniklerinin geliştirilmesi ya da yulafın sulu tarım ile üretilmesi gerekir.