Pamuk, ya da Latince bilinen adıyla Gossypium Hirsitum, ebegümecigiller familyasına ait olup anavatanı Hindistan olan bir tür bitkidir. Yapılan çeşitli araştırmalar bundan 7000 yıl kadar öncesinde Hindistan – Çin bölgesinde çeşitli pamuk türlerinin tarımının yapıldığını ortaya koymuştur.
Pamuk bitkisi kök, sap, yaprak, çiçek ve tohumdan oluşan bir bitkidir. Türüne göre 60 ile 120 cm arasında olabilen pamuk, ağaç halinde 5-6 metre boylarına ulaşabilir. Pamuğun 30-100 cm derinliğe ve 60 – 80 cm kadar yanlara uzanan kazık köklerine sahip olduğu bilinmektedir.
Koşulların uygun olması halinde boyu 1.5 metreye kadar ulaşabilen kökleri bulunan pamuğun özellikle Afrika’da çok yıllık ağaç şeklinde olan çeşitleri de mevcuttur. Gövdesi dik, tüylü ve dallanmış olan pamuğun yaprakları da uzun saplı ve parçalıdır. Pamuk meyvesi olgunluk döneminde bazı durumlarda açılıp bazı durumlarda kapalı kalan ve göz sayısı 5’e kadar çıkabilen bir kapsül olarak tarif edilebilir.
Dışarıdan bakıldığında tek tipmiş gibi gözükse de, pamuğun da pek çok türü mevcuttur. Türkiye özelinde değerlendirmek gerekirse, ülkemizde genel olarak orta lifli pamuklar kullanılmaktadır. Bunlardan en yaygın olanlarını sıralayalım.
Pek çok alanda pek çok şekilde kullanılabilen pamuğun faydaları da oldukça fazla. Dünyada pamuk üretiminde Çin, Hindistan, Amerika Birleşik Devletleri, Pakistan, Brezilya ve Özbekistan’dan sonra en büyük üretici olan ülkemiz pamuğa ulaşım kolaylığıyla bu yararlardan faydalanma noktasında en şanslı ülkelerden bir tanesi.
Gelin nasıl yetiştirildiğiyle alakalı detaylara geçmeden önce, birlikte pamuğun faydalarına göz atalım.
İnsan yaşamındaki yeri ve faydaları sayesinde hem dünya hem de Türkiye ekonomisinde büyük yer kaplayan pamuğun yetiştiriciliği her geçen yıl daha da önem kazanır bir hale gelmektedir. Bu nedenle bizler de, pamuk yetiştiriciliği yapmak isteyen tarımcılara rehber olması amacıyla bu yazıyı hazırladık.
Pamuk yetiştiriciliğinde göz önüne almanız gereken ilk şey pamuğun sıcağı sevdiğidir. Buna bağlı olarak pamuk genellikle sulu ortamlarda yetiştirilen bir bitki olarak öne çıkmaktadır. 120 ile 200 gün arasında değişen büyüme süresinin kesinlikle don geçirilmeden atlatılması büyük önem taşımaktadır. Ortalama ısının 15 dereceden az olduğu yerlerde pamuk yetiştirilemeyeceği bilinmelidir.
Bunlarla birlikte bitkinin su ihtiyacı da bölgenin sıcaklık seviyesine göre artmaktadır. Ne kadar sıcak bir bölgede yetiştirme yapıyorsanız bitkinizin o kadar suya ihtiyacı var demektir. Bu sebeple normal yağışla elde edilemeyen su miktarı muhakkak sulama yoluyla kapatılmalıdır.
Pamuğun toprak isteği ise süzek ve alüvyal topraklar olarak öne çıkmaktadır. Buna rağmen pamuk, pH değeri 6.5 ile 7.5 arasında değişen orta dereceli topraklarda da yetişme kabiliyeti gösterebilmektedir.
Bu noktalara dikkat ettikten sonra değineceğimiz kısım pamuğun yetiştirme teknikleridir. Burada bilinmesi gereken nokta pamuk tarımında ekim nöbetinin mutlaka gerekli olduğudur. Pamuk ekiminin yapılmadığı yıllarda tarlada bulunan diğer bitki türünden pamuk kadar bir gelir sağlayabilme, toprağın iyi tesviye edilememesi ve kış yağışları gibi etkiler ekim nöbetini güçleştiren ve dikkat edilmesi gereken etmenler arasındadır.
Tarım yaptığınız bölgenin toprak özelliklerine, iklimine ve pazar durumuna bağlı olarak pamukla yapılacak ekim nöbetine baklagiller, patates, hububat, yer fıstığı, mısır, çeltik ve yem bitkilerinden biri veya birkaçı girebilir.
Pamuk tarımına başlamadan önce toprak hazırlığını doğru şekilde yapmanız da büyük önem taşımaktadır. İlk etapta toprağın 25-30 santimetrelik derin sürüm ile alt üst edilmesi gerekmektedir. Derin sürüm, topraktaki yabani köklerin imhasını, bitki artıklarının toprağa karışarak organik madde oluşturabilmesini, toprağın havalanmasını, toprağın gözenekliğinin ve ve su tutma kabiliyetinin artmasını ve mikroorganizma faaliyetlerinin artmasını sağlayarak toprağın daha verimli hale gelmesini sağlayarak daha kolay bir işleme sürecine ön ayak olur. Bunun yanında pamukta toprak hazırlığı öncesinde ekilen ön bitkinin çeşidine göre en az 1 yıl öncesinde yapılmalıdır.
Pamuk Hasadından Sonra Toprak Hazırlığı: Pamuk hasadını takiben pamuk bitkilerinin sapkeserlerle küçük parçalara kesilmesi ile birlikte tarla 25-30 cm’lik derinlikte sürülür.
Buğday Hasadından Sonra Toprak Hazırlığı: Ektiğiniz ön bitki buğdaysa, buğday hasadını takiben tarla anız tavında iken derin sürüm yolu ile toprak hazırlığına başlanmalıdır. Bu başlangıcın ardından son baharda ilk yağışın düşmesiyle birlikte toprağın tava gelişiyle 10 – 15 cm’lik derinlikte sürüm yapılmalıdır. Bu sürüm sayesinde arta kalan kesekler parçalanır ve dış devresinde oluşan otlar imha olur. Bu işlemden sonra tarlayı doğru şekilde ekime hazırlamak da oldukça önemlidir. İyi bir tohum yatağının hazırlanması için 2-3 tapanın çekilmesiyle toprağın bastırılması gerekmektedir.
Pamuk yetiştiriciliğinde bir diğer önemli unsur ekim zamanını doğru ayarlamaktır. Yazımızın önceki kısımlarında belirttiğimiz şekilde iyi olarak hazırlanmış normal tavlı bir toprağın sabah 8’deki ısısı 15 dereceye ulaşmışsa ve önünüzdeki 4-5 gün için normal bir hava seyri tahmin ediliyorsa ekim yapmak için doğru zamandasınız demektir. Hatta bu fırsatı kesinlikle kaçırmamanızı tavsiye ederiz.
Genelde belirttiğimiz koşulların sağlanması ilkbaharı bulduğundan, pamuk ekim devresi genelde 20 Nisan ile 15 Mayıs arası olarak işlenmektedir. Bu hava ve toprak şartlarını sağladıktan sonra ekimin genellikle mibrezle ve sırayla yapıldığı bilinmektedir. Genel olarak sıra arasının 60 – 80 cm bırakılması makbuldür. Buradaki önemli ayrıntı, çapalama ve bakım işleri makinelerle yapılacaksa bu aralığın 65 ile 70, hayvanlarla yapılacaksa 50 ile 60 arasında olması gerektiğidir.
Dekar alana atılacak olan 5-6 kilogramlık tohum sizin için yeterli olacaktır. Bunlarla birlikte, pamuk tohumunun derine ekilmemesi gerekmektedir. Pamuk için ideal ekim derinliğinin 4 ile 5 santim olduğu bilinmelidir. Çok derine ekim yapılması halinde çimlenme azalma gösterecektir. Buna rağmen toprağınız hafifse, tavın çabuk kaybolma riskinden ötürü biraz daha derine ekim yapabilirsiniz. Ağır topraklarda ise ekimin kesinlikle yüzeye yakın şekilde yapılması gerekmektedir.
Ekiminizi gerçekleştirdikten sonra bitkinizin doğru ve verimli bir şekilde gelişebilmesi hem mevcut hem de gelecek hasatlarınız için önem taşımaktadır. Bu nedenle ekimden sonra bitkinize yapacak olduğunuz bakımlarda doğru metotları izleyip uygulamanız bitkinizin ve dolayısıyla sizin yararınıza olacaktır.
Çoğu bitkinin kendine has yetiştirme tarzlarının olduğunu siz de biliyorsunuz. Buna bağlı olarak pamuğun da gübrelenmesi, sulanması ve bakımı noktasında kendisine has çeşitli ihtiyaçları ve püf noktaları mevcuttur. Dilerseniz bu püf noktalara ve nasıl uygulanacaklarına pamuğun nasıl gübrelenmesi gerektiği konusuyla başlayalım.
Öncelikle pamuk üzerinden arzu edilen verimin sağlanabilmesi için pamuğa dengeli ve yeterli bir gübrelemenin yapılması şarttır ve büyük bir gereklilik taşımaktadır. Bu noktada sizlerin de aşina olduğu iki suni gübre çeşidinin pamuğa uygulanması konusunda çeşitli noktalar mevcuttur.
Öncelikle azotlu gübre pamuğa zamanında ve doğru şekilde verildiği takdirde pamuğun verimini ve kalitesini kesin olarak arttırmaktadır. Azotun eksik olması pamuğun boylanması düşer, dallanması azalır ve çiçek ve meyve adedinde büyük bir düşüş meydana gelir. Bununla birlikte bitkinin rengi açık yeşil bir hal almaya başlar ve yapraklardaki damarların aralarının sarardığı gözlemlenir.
Tüm bu olumsuz etkilerden korunmak için toprak tahlilinin yapılması ve buna uygun şekilde gübrelemenin gerçekleştirilmesi gerekir. Azotlu gübre uygulaması genel olarak dekar alana toplam 30 kg olan, 20-20’lik kompoze gübrenin pamuk mibzeriyle ve ekim yoluyla banda verilmesi suretiyle gerçekleştirilir.
Bu uygulama sayesinde pamuk için gerekli olan fosforlu gübrenin tamamı ve azotlu gübrenin yarısı verilmiş olur. Bunun yanında pamukta çiçeklenmeye ön ayak olan fosfor, toprak tarafından tutunduğundan dolayı yıkanma tehlikesi yaşamaz. Bitkinin fosfor ihtiyacı bu noktada tespit edilmeli ve fosforlar dekar alana 7 kg’lık saf madde olarak verilmelidir.
Gübrelemenin ardından dikkat edilmesi gereken nokta ise sulamadır. Pamuktan adedi bol ve verimi yüksek bir hasat sağlanabilmesi için sulamanın doğru şekilde ve çok dikkatli bir biçimde yapılması elzemdir. Bunun gerçekleştirilebilmesi için de bitkinin ve toprağın özelliklerini çok iyi bilmek; sulama aralığı, sulama zamanı, sulamada verilecek su miktarı ve sulama yöntemi gibi noktalarda kesinlikle tereddütte olmamak gerekmektedir.
Bitkinin 180 santimetreye kadar inebildiğinin ancak kök gelişiminin 20 – 60 cm derinlikteki toprak tabakasında gerçekleştiğinin bilinmesi doğru sulama yönteminin bulunması için aklımızda tutmamız gereken ilk bilgi olarak karşımıza çıkıyor. Buna bağlı olarak pamuğun yıl boyu ihtiyaç duyduğu suyun %60’ını 60 cm’lik kısımdan aldığını da bilmemiz gerekir. Bu yüzden ilk devrelerde verilecek su miktarının az olup, verilen su miktarının zamanla ve kademe kademe artış göstermesi en sağlıklı olanıdır.
Bu noktada sulamanın erken yapılması pamuğun gelişimini engelleyip tarak ve çiçek oluşumunu azaltacağı gibi geç yapılması da bitki gelişimini durdurur. Bu durumda doğru sulama zamanını tespit edebilmek çok önemlidir. Bu tespit de bitkinin görünümüne bakılarak yapılabilir. Gelişimin yavaşlaması ve olgun yaprakların kirli açık yeşil bir hal almasının yanı sıra yaprak ısısının artıp çiçek adedinin azalması ve yapraklardaki pörsümenin sabah saatlerinde de gözlemlenebilmeye başlamasıyla sulama zamanının geldiğini anlayabilirsiniz.
İlk sulama bölgenize de bağlı olarak mümkün olduğunca geciktirilmeli ve ekimden 40-45 gün kadar sonra yapılmalıdır. Bu da genellikle haziran ayı başına denk gelir. Bunun yanında kozaların olgunlaşma döneminde yapılacak sulamalara da oldukça dikkat etmek gerekir. Bu sulamalar abartısız ve sadece kozanın beslenmesini sağlayacak ölçüde olmalıdır.
Pamuk bitkisinin sulamasına kozalarının %10’u açtığında artık devam etmemek gerekmektedir. Bu da genel olarak aşağı yukarı eylül ayı başlarına tekabül etmektedir. Pamuk sulamasında toprağın doyurulması gereken alanı ilk 90 santimetrelik alandır. Pamukta özellikle tercih edilen ve yararlı olan sulama metotu, karık usulü sulama metodudur.
Gübreleme ve sulamanın ardından pamuk yetiştiriciliğinde pamuğun bazı bakım işlerinin doğru şekilde yapılması da büyük önem arz etmektedir. Bu noktada tarlaya atılan fazla tohum nedeniyle oluşabilen bitki fazlalığının sıra üzerinde belli aralıklar oluşturularak azaltılması işlemi olan seyreltme işlemi uygulanmalıdır.
Bu seyreltme işlemi sırasında zayıf veya hastalıklı bitkiler kökleriyle birlikte çıkarılmalı, buna rağmen pamuk bitkileri ise aynı mesafede bırakılmalıdır. Bu mesafe genellikle 10-15 cm arasında değişmektedir ama bu mesafeyi ayarlarken bölge şartlarına dikkat etmeniz çok önemlidir. Seyreltme zamanını iyi ayarlamak da büyük önem taşır. Erken yapılan seyreltme toprak zararına ve kurtlanmaya sebep olabilmekte birlikte geç yapılan seyreltme ise bitkinin gelişimini önleyerek kök sisteminin büyük zararlar görmesine sebebiyet verebilir.
Pamuğun çıkışından itibaren ise yabancı otların yok edilmesi için sürekli olarak bu yabancı otlarla mücadele edilmesi gerekir. Bunun yanında tarlanızın otlanma durumuna göre pamuğa bir veya iki defa el çapası uygulanması gerekir. Traktörün sıra aralarına girme zamanı gelinceye kadar ise, sulamanın ardından toprak tava geldiğinde traktörle 1-2 çapalama işlemi yapılabilir.
Çapalamanın ve elle mücadelenin yetmediği noktalarda bitkinizin bakımı için ilaçlı mücadele de uygulayabilirsiniz. Bu noktada yabani ot ilacını ekimden 3-5 gün önce veya sizin durumunuza göre ekimden hemen sonra uygulayabilirsiniz. Ekimden önce veya hemen peşine uygulanacak olan ilaçlar dar ve geniş yapraklı tek yıllık otları yok ederken, ekimden sonra kullanılan ilaçların genel olarak çok yıllık otları kontrol altına aldığını bilmek gerekir.
Tüm bu işlemleri uyguladınız, püf noktalara dikkat ettiniz ve sonunda hasada hazırsınız… Pamuk hasadı ülkemizde genel olarak Eylül ayı ortalarında başlar ve Ekim ayının sonuna kadar da sorunsuz şekilde devam eder. İkinci el toplaması ise ekim ayı içerisinde yapılabilmektedir. Eğer tarlanız %60 oranında koza açmışsa, birinci el hasada girişebilirsiniz demektir. Bu noktada kütlü denilen çekirdekli pamukların lifleri, çekirdeklerinden çırçır gibi çeşitli makineler yardımıyla ayrılarak işlem tamamlanır.