Dünya üzerindeki kayısı üretimi 2,5 milyon ton seviyesindedir. Ülkemiz 500 bin ton üretim ile birlikte dünyanın zirvesinde yer alır. Kuru kayısının hazırlanıp satılmasında da ülkemiz tüm dünya pazarının %80’ini elinde bulundurur. Malatya kayısı üretiminde ilk sırada yer alan ilimizdir. Malatya’da kayısı yetiştiriciliği en önemli geçim kaynaklarından bir tanesi olarak gösterilirken ülkemizdeki üretimin %50’sini karşılamayı başarır.
Kayısı yetiştiriciliği ile üretilen kayısılar normal şartlarda sofralarda kullanılmaktadır. Ancak raf ömrü çok uzun olan bir meyve olmadığından kurutularak kullanımı da son derece yaygındır. Reçel ve marmelat üretimi yapılırken birçok insanın ilk tercihi kayısı olur. Gıda endüstrisinde jöle ya da krema yaparken de kullanılan ürünlerden bir tanesidir.
Kayısı üretiminde ortaya çıkan ürünler toprak yapısına bağlıdır. Eğer kayısı ağacı nemli topraklara dikilirse ortaya çıkan ürünler nispeten daha büyük ve sulu olurlar. Bu ürünler genellikle sofralarda direkt olarak kullanılan kayısılar olmaktadır.
Kayısı yetiştiriciliği yalnızca nemli topraklarda yapılmaz. Daha kıraç topraklarda da kayısı üretimi yapılabilmektedir. Bu tarz bir toprakta üretilen kayısıların ebatları nispeten daha küçük seviyelerde olurlar. Hasat işleminde kuruluk oranına bakıldığında oldukça yüksek oranlar ile karşı karşıya kalınabilir. Bu sebeple de nemli topraklarda yetişmeyen kayısılar genellikle kurutularak kullanılmaktadır.
Meyve ağaçları genellikle tınılı, kumlu tınılı ve kireçli tınılı olarak isimlendirilen toprak türlerinden hoşlanmaktadır. Meyvelerin kökleri oldukça derine ineceğinden suyun minimum 3 metre derinlikte olması istenmektedir. Kayısı yetiştiriciliğinde de bu durum değişmez. Eğer toprak bu özellikleri taşımıyorsa kayısı ağacı zarar görecektir. Sıklıkla görülebilen zamk hastalığının çıkış sebebi toprak yapısının uygun olmamasıdır.
Kayısı ağaçları ilkbaharın geç donlarından zarar gören ağaçlardır. Bu sebeple de bahçe tesisi için yer seçimi yapılırken soğuğun uzun süre kaldığı ovalar ya da çukur yerler tercih edilmemelidir. Sırt ve yamaç yerler bahçe tesisi için çok daha uygun alanlar olarak gösterilebilmektedir. Vadi tarafında bulunacak olan kayısı ağaçlarının çok daha fazla don göreceğinin unutulmaması gereklidir.
Kayısı yetiştiriciliğinde belirli bir soğuklama süreci bulunmaktadır. Sürgün ve çiçek tomurcuklarının kış dinlenmesinden çıkabilmesi adına bu işlem uygulanır. Eğer kayısı ağacı gerekli soğuklama işlemini göremezse bu durumda çiçek tomurcukları dökülmeye başlar. Ayrıca yaprak tomurcuklarında da düzensiz uyanma gözlemlenecektir.
Kayısı seçimi yapılırken toprak yapısına bakmak çok önemlidir. Ancak alınacak olan kayısılarda soğuklama ihtiyacının ne kadar olduğuna da bakılması önemlidir. Eğer soğuklama ihtiyacı karşılanamayacaksa o türün tercih edilmemesi gerekir.
Akdeniz ikliminin hakim olduğu bölgelerde soğuklama ihtiyacı kısa olan kayısı türlerinin tercih edilmesi gerekir. İçerisinde daha az su bulunduran kurutmalık kayısı çeşitleri sofralık ürünlere göre çok daha uzun süre soğuklama ihtiyacı duyacaktır. Kış aylarında soğuklama ihtiyacı sıcaklığın 7 derecenin altına indiği saatlerin toplamını ifade eder. Bazı kayısı ağacı çeşitlerinin 600 saat bu derecenin altında kalması istenirken bazılarında bu süre 1200 saat olabilmektedir.
Kayısı bahçesinin hazırlanması aşamasında sonbahar mevsimi geldiğinde çalışmalara başlanabilir. Bu çalışmalar dahilinde toprak 15-20 cm. derinliğe kadar sürülmelidir. Ancak bu sürüm işlemi yapılırken kayısı ağacı köklerine zarar verilmemesine dikkat edilmelidir. Eğer toprak başarılı bir şekilde işlenirse kışın yağan kar ve yağmur bu topraklara daha iyi bir şekilde nüfuz eder. Bu da ağaçların daha sağlıklı ve verimli olmasını sağlar.
Ağaçların çiçeklenme ya da küçük meyve dönemlerinde toprak işleme işlemleri yapılırsa kökler zarar görebilir. Böyle bir durum söz konusu olduğunda çiçek ve meyvelerin dökülme oranında artış meydana gelir.
Sulama işlemlerinde toprağın yapısı ve mevcut iklim şartları ön planda olmaktadır. Arazinin ne seviyede eğimli olduğu ve ağaçtaki ürün miktarı da önemli kriterlerden bir tanesidir. Derin ve killi topraklarda sulama işlemi daha seyrek bir şekilde yapılmaktadır. Toprak daha az derinse ve kumlu bir toprak yapısı varsa sulamanın daha sık yapılması gerekli olacaktır.
Kayısı ağacı üzerindeki meyve sayısı yüksek seviyelerde olması ve hava sıcaklığının artması ile birlikte sulama ihtiyacı da yükselecektir. Böyle bir durum söz konusu oluyor ise sulama miktarının bilinçli bir şekilde arttırılması gerekmektedir.
Sıcak havalarda sulama işlemleri gerektiğinden daha erken dönemde kesilirse ciddi sorunlar ortaya çıkabilmektedir. Çiçek tomurcukları böyle bir durumda gelişimini tamamlayamaz. Gelecek ilkbaharda açan çiçek sayısı azalır ve dökülmelerin oranı ciddi seviyede artar.
Taban suyu seviyesi yüksek olan ağır killi topraklarda çok fazla su kullanılırsa zamk hastalığı ortaya çıkmaktadır. Yapraklar hızlı bir şekilde küçülmeye başlar. Bu küçülmenin ardından yapraklarda sararmalar ortaya çıkar ve bir süre sonra yapraklar kurur.
Su tutmayan kumlu topraklarda ise durum daha farklıdır. Bu toprak yapısına sahip olan kayısı ağacı sulanırken bol su kullanımında meyvelerdeki sululuk oranı da yükselecektir. Alınan hasatta kuru ürün miktarı çok ciddi seviyede düşer. Kumlu topraklarda sulama işlemi yapılırken su kullanımından çok fazla çekinilmemesi gerekmektedir.
Kayısı bahçesinin sulaması damla sulama sistemi ise gübreleme işleminin damla sulama ile birlikte yapılması gerekmektedir. Salma sulama yapılan alanlarda ise durum daha farklıdır. Salma sulama sistemlerinde mevcut gübre 3 eşit parçaya bölünür. İki parçalık kısım ilkbahar aylarında, kayısı ağacı çiçeklenmeden 15-20 gün öncesinde uygulanmalıdır. Geri kalan bir parça gübre ise hasattan 1 ya da 1,5 ay öncesinde uygulanır.
Potaslı ya da fosforlu gübreler kullanılacaksa gübrenin toprakta 2,5-3 ay beklemesi gerekir. Bu tarz gübreler ancak bu süre zarfında toprağın içerisine tam anlamıyla nüfuz edebilir. Potaslı ve fosforlu gübreler sonbahar ayları geldiğinde, kayısı ağacı yapraklarını dökerken verilmelidir. Eğer çiftlik gübresi kullanılıyorsa bu gübreler de aynı dönemde verilmektedir.
Kayısı fidanlarının dikim işlemi yapılmadan önce dikim budaması adı verilen işlem uygulanmalıdır. Bu işlem ile birlikte köklerdeki yaralı, çürümüş ya da birbiri içerisine geçmiş olan kökler alınır.
İkinci budama ise şeklinin düzeltilmesi amacıyla uygulanmaktadır. Ağaçların kontrollü bir şekilde büyümesi ve mahsullerin rahat bir şekilde toplanabilmesi için ağacın budama ile belirli şekillere sokulması gerekir.
Budamanın son aşaması ise mahsul budamasıdır. Normal şartlarda kayısı ağacı mahsul vermeye yaklaşmışsa budama yapılmaz. Ancak hastalıklı ya da kırılmış bölgeler varsa ya da tek bir dal çok yüksek miktarda güneş ışınlarını kesiyorsa böyle durumlarda budama işlemi uygulanabilmektedir.
Sofralarda kullanılan sulu kayısı çeşitleri yetiştirilirken seyreltme işlemine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu işlem çekirdeğin sertleşmeye başladığı dönemlerde gerçekleşir. Seyreltme işlemi sırasında küçük kalmış olan meyvelerin koparılması ve yalnızca büyük meyvelerin bırakılması gerekmektedir. Genellikle bu işlemde meyvelerin arasında 4-8 cm. mesafe kalır.
Kayısı ağacı üzerindeki meyvelerin tamamı aynı dönemde olgunlaşmaz. Bu sebeple de kayısı hasadının tek bir dönemde yapılması mümkün değildir. Ağacın ilk olarak üst kısımlarındaki meyvelerde olgunlaşmalar başlar. Bu kısmın olgunlaştığı anlarda toplanması gerekmektedir. Ardından orta kısım, son olarak da alt kısımdaki meyveler olgunlaşır. Bu da hasat işleminin üç parça halinde yapılmasına sebep olmaktadır.
Kayısılarda hasat döneminin geldiğinin gösteren işaretler yer almaktadır. Kayısı yetiştiriciliği yapan kişiler kayısıların tamamen olgunlaştığına bu işaretleri inceleyerek karar verirler. Olgunlaşma her zaman uç kısımdan başlamaktadır. Hasat dönemi geldiğinde meyve dalan çok kolay bir biçimde kopmaktadır. Ayrıca kabuğun çok büyük bir bölümünde saman sarısı bir renk hakim olur.
Sofralık kayısılar hasat edilirken satışın yapılacağı pazarın ne kadar uzaklıkta olduğu ve ürünün bu pazara ne kadar sürede ulaşacağının da düşünülmesi gerekmektedir. Sofralık kayısıların hasadı yapılırken parmak ile hafifçe bastırıldığında meyvenin ezilmemesi gerekir. Ancak meyvenin yeşil renginin kayısının kendine has sarı renge dönmesi gerekmektedir. Eğer sofralık ürünler erken hasat edilirse yeteri kadar tat alamaz ve aroması tatmin edici düzeyde olmaz.