Ticari amaçlarla kavun yetiştiriciliği yapmak doğru adımlar atılırsa son derece iyi bir gelir kaynağı olabilmektedir. Kavun yetiştiriciliğinde en önemli rolü iklim oynar. Kavunun anavatanı Afrika’dır. Bu sebeple de ülke iklimimize her dönemde uyum sağlaması oldukça zor olur. Toprak sıcaklığının hiçbir zaman 18 °C altına inmemesi gerekmektedir. Uzmanlar tarafından önerilen sıcaklık ise 18 ile 35 °C arasında değişmektedir.
Ülkemizde sıcaklıkların çok yeterli seviyelerde olmaması kavun üretiminin genellikle kapalı alanlarda yapılmasına sebep olmaktadır. Genç fidelerin büyüyüp dikim işlemi için hazır hale gelmesinin beklendiği dönemlerde toprağın hazırlanması gerekmektedir. Toprağın sürülmesi ve ardından ocak ile karıkların oluşturulması gerekir. Karıkların arası siyah bir malzeme ile kaplanmaktadır. Bu kaplama toprağın ısınmasının yanı sıra yabancı otların gelişmesini de engellemektedir.
Kavun meyvesinin sofralarımıza kadar ulaşmasında bu tarz birçok küçük ayrıntı yer alır. Bu ayrıntılara ne kadar dikkat edilirse kavunlar o kadar iyi bir kaliteye sahip olurlar. Kavun yetiştiriciliği birçok farklı şekilde yapılabilmektedir. İsterseniz bu yetiştirme şekilleri ile yazımıza başlayalım.
Açık kavun yetiştiriciliği olarak da isimlendirilen bu yöntemde ekim işleminden hasat gününe kadar geçen süre 100 gün ile 130 gün arasında değişmektedir. İlk olarak toprağın kavun yetiştirmek için uygun düzeyde olduğundan emin olunması gerekir. Yukarıda da belirttiğimiz gibi toprağın en az 18 °C seviyesine getirilmesi gerekli olacaktır.
Tohumların doğru bir biçimde çimlenebilmesi için nem seviyesinin her zaman optimum düzeyde kalması gereklidir. Fazla su bu aşamada çok zararlı olabilir. Kavun üretiminde bazı kişiler tohum ekimi işleminden önceki gün toprağı bolca sulamaktadır. Ardından tohumların filizlendiği güne kadar tekrar bir sulama işlemi uygulanmaz. Toprağın türüne göre bu yöntem doğru bir seçenek olabilir. Ancak suyu tutmakta zorlanan bir toprak söz konusu ise böyle bir durumda istenen verim alınamayacaktır.
Kavun üretiminde genellikle ocak ya da sıra usulü ekim işlemi uygulanmaktadır. Ekim işleminden önce gübreleme uygulaması yapılmamış ise hemen yapılması gerekli olur. Hem geniş hem de derin bir çukur kazılır. Çukurun çapının 35-40 cm. olması yeterlidir. Açılan çukurlarda gübre uygulaması yapılır ve sonrasında ocaklar oluşturulur.
Gübreleme işleminin arından tohum ekimi aşamasına geçilmektedir. Açılan ocakların içerisinde 3-5 adet tohum bırakılmalıdır. Bu tohumların 3 cm. derinlikte olması yeterli olur. Toprağın optimum nem seviyesine ihtiyaç duyduğu aşama burasıdır.
Tohum ekim mesafelerinden bahsetmek gerekirse iki tohumun arasında 90 ila 120 cm. kadar mesafe olması önerilmektedir. Sıraların arasında da en az 150 cm. olması istenir. Sıralar arasındaki mesafenin 180 cm. geçmemesi gerekli olacaktır. Fidelerde yaprak oluşumu başladığında üreticiler seyreltme işlemlerini gerçekleştirecektir. Bu işlem sonunca her ocakta 2-3 sağlam fide kalır.
2530 adet kavun tohumu yaklaşık olarak 1 gram gelmektedir. Buna bağlı olarak her hektar için 0,25-0,40 kilogram tohum kullanımı yeterli olacaktır. Ekilen tohumlar toprağın ve havanın durumuna bağlı olarak 4 ila 7 gün sonra çimlenmeye başlar. Don tehlikesi olan bir alanda kavun yetiştiriliyorsa bu işlemler ilk olarak kapalı alanlarda yapılıp sonrasında açık alana dikim işlemi gerçekleşir.
Aşı kullanımı söz konusu olmadan fide satın almak diğer bir kavun yetiştirme yöntemidir. Bu yöntemi kullanarak kavun elde etmeyi düşünüyorsanız kavunun türünü çok doğru seçmeniz gerekmektedir. Kullanacağınız toprakta kavun sineği gibi zararlılar, çeşitli hastalıklar varsa ya da pH değeri yeteri kadar iyi değilse tüm kavun türlerini alamazsınız.
Toprağınızın değerli yeteri kadar iyi değilse bu durumda daya dayanıklı kavun modellerine yönelim göstermeniz gerekmektedir. Aksi halde diğer kavunlardan verim alamazsınız. Satın alacağınız fidelerin 3-6 haftalık olması gerekmektedir. Birkaç günlük sarkmalar sorun yaratmaz. Ancak en ideal dönem bu haftalar arasında kalan süre olacaktır. Alacağınız fidelerde 1-2 adet gerçek yaprak oluşumu söz konusu olmaktadır.
İki farklı bitkinin dokusunu birleştirip tek bir bitki haline getirme işlemi aşılama olarak isimlendirilmektedir. Birçok ürünün yetiştirilmesinde tercih edilen bir yöntemdir. Aşılama işleminde kullanılan ilk bitkinin üst tarafına çelik ya da kalem adı verilmektedir. Bu kısımlar ikinci bitki olan anaç bitkinin kök sisteminde yetişmektedir. Bu işlem sonucunda iki farklı bitkinin özelliklerini taşıyan tek bir bitki elde edilmiş olacaktır.
Bu işlemde iki farklı seçenek yer alır. İki farklı bitki tohum olarak alınarak yetiştirilir ve sonrasında aşı işlemi uygulanarak kavunlar yetiştirilir. İstenirse direkt olarak aşılanmış bir fide satın alınarak kavun yetiştiriciliği yapılmaktadır.
Kavun yetiştiriciliğinde bitkilerin köklerinin mineral bakımından zengin olan, pH değeri 6 ile 6,5 arasında değişen ve hafif kumlu yapıda olan topraklarda gelişmesi gerekmektedir. Fazla su içeren topraklarda kavun yetiştirmek çok mümkün değildir. Bunun yanı sıra drenaj ve havalandırma yönünden yetersiz olan, ağır kil içeren topraklardan da kaçınılması önerilmektedir. Eğer kavun yetiştirilirken iyi seviyede verim elde edilmek isteniyorsa toprağa bakım uygulanması çok önemlidir.
Toprak hazırlıkları tohum ekim aşamasından yaklaşık 90 gün öncesinde başlamaktadır. 90 günlük sürenin ilk dönemde tarlalar pulluk ile sürülmektedir. Sürme işlemi sayesinde toprağın havalanması sağlanırken drenaj için de yardımcı bir işlemdir. Sürme işlemi sayesinde taşlar ve diğer yabancı maddeler de topraktan dışarı çıkarılmış olur.
Tohum ekim işleminden bir hafta öncesinde gübreleme işlemlerine başlanmaktadır. Bu aşamada profesyonellerden yardım almak doğru bir tercih olabilir. Hangi gübrenin tercih edilmesinin gerekli olduğu bu kişiler tarafından belirtilmektedir. Doğal gübrelerin yanı sıra kimyasal gübreler de bu aşamada seçenek olarak sunulur.
Kavunun gelişebilmesi için kavunların arasında yeterli seviyede boşluk olması gerekmektedir. Bu doğrultuda gübreleme işleminin tüm toprağa uygulanmasına gerek olmaz. Kavun ekilecek olan yerler işaretlenir ve sonrasında yalnızca bu alanlarda gübreleme işlemleri uygulanır. Böylece maliyet de dengelenmiş olacaktır.
Kavun yetiştiriciliği sırasında diğer birçok üründe olduğu gibi düzenli sulama yapılmalıdır. Gübreleme işleminin ardından damlama sulama boruları döşenmeye başlanmaktadır. Bu boruların döşenmesi için en uygun zaman bu günler olacaktır. Sulama sistemi kurulduktan sonra toprağın mevcut durumu için testler uygulanmaktadır. Bu sayede eksik ya da fazla su kullanımının önüne geçilmiş olur.
Testlerin ardından kavun yetiştiriciliği için en önemli adımlar bir tanesine gelinmektedir. Polietilen kaplama ile dikim yapılacak olan alanların örtülmesi gerekmektedir. Genellikle siyah renkte olan bu ürünler bazı durumlarda yeşil renkte de seçilebilmektedir. Özellikle kavunun dikildiği dönemde gerekli sıcaklığa ulaşılamamışsa bu işlemin yapılması şarttır.
Uygulanacak olan bu yöntem sayesinde toprak sıcaklığı istenen seviyede tutulabilmektedir. Ayrıca bölgede yabancı otlara karşı son derece başarılı bir savaş verilmiş olur. Bu işlemler kavunun gelişimini her zaman olumlu yönde etkilemektedir.
Kavunların dikim işleminden 80-90 gün sonra kavunlar istenen olgunluğa ulaşmaktadır. Kavunların hasat hazır bir hale gelmesi durumunda kavunun toprak ile temas halinde olan kısımlarında sarı noktalar görülür. Bunun yanı sıra kabuğun renginde yaşanan değişiklikler aromasındaki artışı göstermektedir. Bu dönemde kavun sapından kolayca koparılabilir.
Kavunlarda farklı tozlaşma durumu söz konusu olduğundan tüm kavunlar aynı sürede olgunlaşmaz. Bu sebeple de hasat işleminin tek bir seferde tamamlanması oldukça zordur. Genellikle kavun yetiştiriciliği yapan kişiler 2-3 defa hasat yaparak kavunların tamamını toplarlar.
Kavunlarda bazen istenen verim alınamaz. Bunun başlıca sebebi zararlılar ya da ortaya çıkan hastalıklardır. Eğer gerekli önlemler alınmazsa kavun yetiştiriciliği nerede yapılırsa yapılsın bu sorunlar ortaya çıkabilmektedir. Bu sorunların önüne geçebilmek için sorunları tanımak da çok büyük önem arz eder.
Yapraklardaki hücresel sıvıları emerek hayatına devam eden bitler bitkilerin zayıflamasındaki başlıca etmenlerden bir tanesidir. Bitlerin bulunduğu yapraklarda kıvrılmalar ya da büzülmeler baş göstermektedir. Bunun yanı sıra kavuna birçok virüs hastalıklarını da bulaştırırlar. Bitlerden korunmak için hazırlanmış olan tuzakların kullanılması gerekir. Eğer bu bitler her şeye rağmen yapraklara gelmişse ve belirli bir seviyenin üzerindeyse müdahale edilmelidir.
Kavunlara zarar verebilen iki farklı kanatlı böcek türü bulunmaktadır. Kavun sineği bunlardan bir tanesidir ve genellikle zarar veren böcek budur. Kavunlara dadanan bu böcekler hem yaprakları, hem çiçekleri hem de kavun meyvesinin kendisini yiyerek beslenirler. Bu durum kavunun her noktasına zarar vermeleri anlamına gelmektedir. Kavunlarda gelişimi engelleyen mozaik virüsü de bu böcekler aracılığıyla ortaya çıkar.
Zararlıların yanı sıra hastalıklar da kavunlara zarar verebilir. Antraknoz olarak isimlendirilen hastalık yapraklar üzerinde son derece olumsuz etkiler ortaya çıkarmaktadır. Bir çeşit mantar sebebiyle ortaya çıkan bu hastalık havaların yeterli seviyede sıcak olmaması ile kendisini gösterir. Havanın ısınması ile birlikte etkileri ortadan kalkmaya başlar.
Mantarlar sebebiyle kavunda görülen hastalıklardan bir tanesi de külleme hastalığıdır. Bu hastalık ile birlikte yaprakların üzerinde beyaz lekeler ortaya çıkar. Kavun yetiştiriciliğinde oldukça sık görülen bir hastalıktır. Yapraklar bir süre sonra kahverengiye döner ve sonrasında ölürler. Eğer hastalıklı bitkide kullanılan bir alet sağlam bir bitkide de kullanılırsa hastalık sağlıklı bitkiye de geçecektir.